Ana içeriğe atla

Yeşilçam Neden Bir Hollywood Değil?

Yeşilçam Neden Bir Hollywood Değil?


Evet arkadaşlar bu haftaki yazımı kanayan yaramız olan “Türk Sineması Neden bir Hollywood Olamıyor?” eleştirisi üzerine yazacağım. Şuan bu ilk cümleyi okuyanların veya başlığı görenlerin dahi “hadi oradan Hollywood nere Yeşilçam nere?” dediğini duyar gibiyim. Açıkçası sorunda burada neden sinema olarak bu kadar gerideyiz ve Hollywood vari kaliteli yapımları neden kendi sinemamızda göremiyoruz?


Oyunculuk olarak çok mu gerideyiz?
Aslına bakarsak oyuncu kalitesi olarak gerideyiz evet ancak bu oyuncularımızın kötü olduğundan değil piyasanın ve sistemsizliğinin kötülüğünden kaynaklandığını düşünüyorum. Öyle bir sistemsizlik ki sadece töre cinayetleri, üniversite hayatını garip bir biçimde anlatan kim kime dumduma dizileri veya “bacanağım bana sarkıyor, yengemi nasıl elde edebilirim?” tarzı diziler olduğu daha doğrusu böylesine sistemsizliğin olduğu bir yapıda nasıl olur da iyi oyuncular çıkarabiliriz? Ancak ülkemizde tüm bu sistemsizliğe rağmen kaliteli yapımlarda yok değil? Ki bu yapımların oyuncuları da kendilerini ciddi manada ispatlamış ve bu sistemsizliği delmiş kişiler olduğu da bir gerçek.

Hollywood’a kimi gönderebiliriz ki?
Bu sistemsizliğe rağmen başarılı oyuncularımızı da Hollywood’a göndermedik değil. Haluk Bilginer, Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz ilk olarak aklıma gelenlerden. Ancak şöyle bir düşündüğümüzde bu sistemsizlik içerisinde kaç kişiyi yollayabiliriz diye düşündüğümde ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmeyecek vaziyette. Örnek vermek gerekirse bugün bu ülkede, bu sinemada bir Erdal Beşikçioğlu gerçeği var ve bizim sinema sektörümüz için oldukça iyi ve oldukça fazla bir isim.

Ama adamlarda imkan var?
Aslına bakılırsa haklılık payı olan bir eleştiri olabilir evet ama bizim bu sistemsiz yapımızda imkan olduğunda dahi sağlam bir senaryoya yatırım neredeyse imkansız. Eline imkan geçen her yapımcı ilk olarak bir yaz dizisi çekeyim üç beş tane ergeni ekrana çekeyim veya iki tane aşiret dizisi çekeyim nasıl olsa izlenir kendimi garantiye alayım derdinde. Bu adamlara da hak vermiyor değiim çünkü sağlam senaryolu, ciddi emek harcanmış yapımlara dahi sinemada ilgi göstermeyince adamlarda böyle sağlam işlere tenezzül bile etmeyerek kendilerini sağlama alıyorlar. İmkan konusundan devam edecek olursak sinema tarihimizin en pahalı yapımı olan “Fetih 1453” diye bir çekildi. Fena sayılmayacak bir film bizim ülkemizde genel olarak kabul görse de tarihimizin en pahalı yapımını yurtdışına pazarlayamadık bile. En pahalı yapımı yapıp dışarıya pazarlayamadıktan sonra ne anlamı kaldı ki onca parayı dökmenin?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Prison Break Dizi İncelemesi

Prison Break Dizi İncelemesi Henüz ilk sezonu yeni bitirmiş olmama rağmen sıcağı sıcağına bu dizi hakkında yazmaya başlamalıyım diye düşündüm ve yazıyorum. Dizi ilk sezonu itibariyle müthiş başarılı bir yapım olduğunu kanıtladı ve böyle bir yapımı izlemeye neden daha önce başlamadım diye hayıflanmadım değil açıkçası. Gelin bu efsane yapımın karakterlerine birlikte göz atalım: Lincoln Burrows Dizinin ana karakterlerinden biri olan Linc’e atılan suçlama ve bu suçlamayı aklama çabaları üzerine bir dizi Prison Break. Müthiş soğukkanlı ve ağır duruşuyla izleyiciye kendisini sevdiren Link idamla yüz yüze ve bu idamdan kurtulmasının iki çıkış noktası var: Kardeşi Michael ve eski sevgilisi Veronica. Michael Scofield Link’in idamdan kurtulması için iki çıkış noktasından biri olan dahi kardeş Scofield bir plan yapar ve hapishaneye girer sonrasında kaçış yollarını arar. Beraberinde kuracağı ekiple Fox River hapisha...